PUSULA DERGİSİ MAYIS -2025 İÇİMİZDEN BİRİ

Share

Dergimizin bu ayki sayısında, “Arıcılık” mesleği ile ilgili uzun yıllardır uğraş veren
Cahit Halil ile bir röportaj gerçekleştirdik. Arıcılık ile ilgili Adan Zye herşeyi
konuştuğumuz ve önemli bilgiler edindiğimiz bu röportaj için kendisine Pusula
Dergisi olarak teşekkürlerimizi sunarız.
İlk olarak röportja başlamadan önce bu imkanı bana sunan Pusula Dergisine teşekkür
ederim. Özellikle bu roportajın mayıs ayında gerçekleşmesi ayrı bir önem teşkil
etmektedir çünkü 20 Mayıs’ta kutlanan Dünya Arı Günü, Birleşmiş Milletler
tarafından, arıların biyolojik çeşitlilikteki kritik rolüne dikkat çekmek, arı
popülasyonundaki düşüşün nedenlerine ışık tutmak ve bu konuda toplumda
farkındalık oluşturmak amacıyla ilan edilmiştir. (BİR FOTOGRAF BULALIM)
1- Öncelikle sizi tanıyalım, bize kendinizden ve bu mesleğe nasıl başladığınızdan
bahseder misiniz?
Ben Cahit Halil, Gümülcine’ye bağlı Bulduklu köyünde ikamet etmekteyim,
Gümülcine Türk Gençler Birliği Yönetim Kurulunda Genel Sekreterim. Ege
Üniversitesi Bigisayar Mühendisliği ve Ananadolu Üniversitesi Açıköğretim
Fakültesi İşletme mezunuyum. Üniversite yıllarında farklı bir alanda eğitim alsam da
doğaya olan sevgim ve arılara olan merakım beni hobi olarak arıcılığa yönlendirdi. İlk
kovanlarımı 2010 yılında yakın bir akrabamın hediyesi olarak edindim. Bu şekilde
arıcılığa hobi olarak başladım. Birkaç kovanla hem doğayı tanımaya hem de arıların
dünyasını öğrenmeye çalıştım.
Zamanla katıldığım seminerler, yaptığım araştırmalar sayesinde hem bilgi edindim
hem de tecrübe kazandım ve bu işi profesyonelce yapmaya başladım. Şu an onlarca
kovanım var bal ve polen üretmeye çalışıyorum, malesef son 3 yıldır iklim koşulları
arılarıda olumsuz etkiledi pek fazla ürün alamaz olduk. Fakat Arıcılık, sadece bir hobi
veya gelir kapısı değil, aynı zamanda doğaya yapılan büyük bir iyiliktir. Arılarla
ilgilenmek insana hem huzur verir hem de doğayla olan bağını güçlendirir.
2- Arıcılıkta bilinmesi gereken temel hususlar nelerdir?

Arıcılık sabır, bilgi ve doğayla uyum gerektiren bir iştir. Bu işe başlamak isteyenlerin
öncelikle arıların biyolojisini, yaşam döngüsünü ve koloni yapısını iyi öğrenmesi
gerekir. Ayrıca arıcılık belli bir beden gücü gerektirir ve arıcılarda bel ağrısı ne yazık
ki sık görülür. Özellikle arı sokmasına karşı alerjisi olanların bu işe başlamaları uygun
değildir.
Arıcılıkta en önemli temel hususlardan bazıları şunlardır:
· Uygun ekipman kullanımı: Maske, eldiven, arıcı körüğü gibi temel ekipmanlar hem
arıcının güvenliği hem de arıların huzuru açısından gereklidir.
· Kovan yeri seçimi: Arılar için kovanların konumlandırılması çok önemlidir. Rüzgâr
almayan, güneş gören, su kaynağına yakın ama nemli olmayan yerler tercih
edilmelidir.
· Mevsimsel bakım: Arıcılık yılın her mevsiminde farklı bakım gerektirir. İlkbaharda
koloni güçlendirilir, yazın bal sağımı yapılır, sonbaharda kışa hazırlık başlar, kışın ise
kolonilerin sağlıklı kalması için düzenli kontroller yapılır.
· Hastalık ve zararlılarla mücadele: Arılar çeşitli hastalıklar ve parazitlerle karşı
karşıya kalabilir. Bu tür tehditlere karşı düzenli kontroller yapılmalıdır.
Kısacası arıcılık, sadece bal üretmek değil; doğayı okumayı, canlıları anlamayı ve
sürdürülebilir bir yaşam biçimi benimsemeyi gerektiren bir uğraştır.
3- Arıcılık yaparken çevresel faktörlerin önemi nedir?
Çevresel faktörler, arıcılığın başarısını doğrudan etkileyen en kritik unsurdur. Arılar
doğayla iç içe yaşar ve tüm faaliyetlerini çevresel koşullara göre düzenler. Bu yüzden
arıcılık yaparken iklim, bitki örtüsü, temiz su kaynakları ve tarım faaliyetleri gibi
birçok faktörü dikkate almak gerekir.
4- Arıların en uygun beslenme şekli nedir?
Arılar için en ideal ve doğal beslenme şekli, doğadan topladıkları çiçek nektarı ve
polendir. Bu iki kaynak, arıların hem enerji ihtiyaçlarını karşılar hem de koloni
sağlığını destekler. Nektar, arılar için temel enerji kaynağıdır ve bal hâline getirilir.
Polen ise protein bakımından zengindir ve özellikle yavru arıların gelişiminde büyük
rol oynar.
Ancak her zaman yeterli doğal kaynak bulunamayabilir. Özellikle ilkbahar başı ve
sonbahar sonu gibi dışarıda nektar ve polenin az olduğu dönemlerde, arıcıların takviye
besleme yapması gerekebilir. Bu takviyeler kontrollü ve bilinçli şekilde
uygulanmalıdır.
Arıcılıkta temel kural şudur, doğal besleme her zaman önceliklidir. Takviye
beslemeler sadece zorunlu durumlarda, bilinçli ve sınırlı şekilde yapılmalıdır. Aksi
takdirde arıların doğal davranışları bozulabilir, bal kalitesi düşebilir.
5- Arıların ömrü ne kadardır? Bu süreyi olumlu \ olumsuz etkileyen faktörler nelerdir?

Arıların ömrü, görevlerine ve mevsime göre değişiklik gösterir. İşçi arılar, ana arı
(kraliçe) ve erkek arılar farklı sürelerde yaşarlar:
· İşçi arılar : İlkbahar ve yaz aylarında doğan işçi arılar ortalama 4-6 hafta yaşar.
Çünkü bu dönemde yoğun çalışırlar.Kış aylarında doğan işçi arılar ise dışarı
çıkmadıkları için daha az enerji harcarlar ve 4-6 ay kadar yaşayabilirler.
· Ana arı (kraliçe): Uygun bakım ve sağlıklı koşullar altında 2 ila 5 yıl arasında
yaşayabilir.
· Erkek arılar: Erkek arıların görevi yalnızca çiftleşmektir. Yaz sonunda kovandan
atılır ve kısa sürede ölürler. Ömürleri ortalama 2-3 ay kadardır.
Özetle, arıların ömrü sabit değildir. Bulundukları çevre, yaptıkları iş ve koloninin
genel sağlığı gibi birçok etken bu süreyi doğrudan etkiler.
6- Arı hastalıkları nelerdir?
Arıcılıkta en büyük sorunlardan biri, arı hastalıklarıdır. Kolonilerin zayıflamasına,
hatta tamamen yok olmasına yol açabilecek bu hastalıklar hem verimi düşürür hem de
uzun vadede arıcılığın sürdürülebilirliğini tehdit eder. Arı hastalıklarını genel olarak
bakteriyel, viral, paraziter ve mantar kaynaklı olmak üzere dört gruba ayırabiliriz.
Bölgemizde yaygın olarak Varroa dış parazitti görülmektedir. Bu tür tehditlere karşı
düzenli kontroller ve gerekirse organik ve doğal yöntemlerle ilaçlama yapılmalıdır.
Unutulmamalıdır ki, önlem almak, tedavi etmekten her zaman daha etkilidir. Bu
yüzden arıcıların hastalık belirtilerini iyi tanıması ve hızlı müdahale etmesi büyük
önem taşır.
7- Balın hasat zamanı nasıl belirlenir? Ve bir kovan yılda ne kadar bal üretir?
Balın hasat zamanı, arıcılıkta heyecanla beklenen dönemlerden biridir. Ancak doğru
zamanda yapılmalıdır. Bu nedenle bal hasadının zamanlaması, hem arılar hem de arıcı
için çok kritik bir konudur.
Bal hasadı genellikle bölgenin nektar akışına göre belirlenir. Bölgemizde haziran ile
ekim ayları arasında yapılır. Ancak bu zamanlama bölgemizin iklimine ve bitki
örtüsüne göre değişebilir.
Aslında hasat zamanının geldiğini anlamak için en önemli nokta peteklerin
sırlanmasıdır. Arılar olgunlaştırdığı balı, petekteki gözleri ince bir mum tabakasıyla
kapatır. Bu işleme “sırlama” denir. Ballı çitanın en az %70-80’i sırlandığında hasat
yapılabilir. Sırlanmamış bal fazla su içerdiğinden kısa sürede fermente olabilir ve
bozulur.
Bir kovanın yılık bal verimi birçok faktöre bağlıdır. İklim, flora çeşitliliği, arı ırkı,
bakım kalitesi ve bölgesel nektar durumu gibi. Ancak genel bir ortalama vermek
gerekirse iyi yönetilen bir kovan yılda ortalama 5 ila 30 kg arasında bal verebilir.
Fakat son yıllarda bölgemizde yaşanan kuraklık maalesef arılarıda olumsuz etkiledi.

Arıların bal verimi ciddi oranda azaldı ve kovan kayıplarıda arttı. Arıcılık, sadece
ürün almakla değil, aynı zamanda arının yaşam dengesini de korumaktır.
8- Bal arılarının kışa giriş ve kışlatma hazırlıkları nasıl olmalıdır?
Kış mevsimi, bal arıları için en zorlu dönemlerden biridir. Bu dönemde arılar dışarı
çıkamaz, nektar ve polen bulamazlar. Dolayısıyla koloninin hayatta kalabilmesi için
önceden yapılan hazırlıklar hayati önem taşır.
Kışlatma hazırlıklarında dikkat edilmesi gereken temel noktalar ise kışa güçlü
koloniyle girilmeli, yeterli bal stoku bırakılmalı, varroa mücadelesi yapılmalı, kovan
yerine dikkat edilmeli ve uçuş deliği daraltılmalıdır.
Bilinçli bir arıcı, kışa güçlü kolonilerle girerek hem arı sağlığını korur hem de yeni
sezona avantajlı başlar.
9- Bölgemizde üretilen bal türleri nelerdir?
Bölgemiz, Yunanistan’ın en önemli bal üretim bölgelerinden biridir ve burada çeşitli
iklim koşulları ve bitki örtüsü sayesinde farklı bal türleri üretilmektedir. Bu bölgedeki
başlıca bal türleri Çam Balı, Meşe Balı, Kekik Balı ve Çiçek Balı’dır.
10- Bölgemizde arıcılık ile ilgili temel sorunlar nelerdir ?
Yunanistan’ın Batı Trakya bölgesinde arıcılık önemli bir geçim kaynağıdır. Ancak
arıcılık sektörü burada da bazı yapısal ve çevresel sorunlarla karşı karşıyadır. Temel
sorunlar; iklim değişikliği, aşırı hava olayları, tarımda kimyasal kullanımı, bitki
örtüsünün azalması, arı hastalıkları ve parazitlerdir. Pazar ve markalaşma sorunları,
genç nüfusun ilgi göstermemesi de buna dahildir.
11- Son olarak neler söylemek istersiniz?
Son olarak, Batı Trakya’daki arıcılık sektörü, bölge ekonomisi ve ekosistemi için
büyük bir öneme sahiptir. Ancak, sürdürülebilirlik açısından karşılaşılan zorlukların
üstesinden gelmek gerekir. Arıcılığın sadece bir ekonomik faaliyet olmanın ötesinde,
doğanın korunmasında da önemli bir rolü olduğunu düşünüyorum. Arılar, doğal
dengeyi koruyan, bitkilerin çoğalmasında ve ekosistemlerin işleyişinde kritik öneme
sahip canlılardır. Soylarının tükeniyor olmasını da unutmamalıyız. Bu yüzden
arıcılıkla ilgilenen herkesin, hem çevresel hem de ekonomik açıdan uzun vadeli
sürdürülebilirlik için desteklenmelidir.
Ayrıca, arıcıların eğitilmesi, modern yöntemlerin benimsenmesi ve çevre dostu
uygulamalara geçilmesi, bu sektörün geleceğini şekillendirecektir. Aynı zamanda,
yerel yönetimlerin, sivil toplum kuruluşlarının ve üniversitelerin işbirliğiyle bu
sorunlara çözüm üretmek, Batı Trakya’daki arıcılığın daha güçlü ve verimli olmasını
sağlayabilir.

ENİSE MOLLA AHMET

Comments are closed.